From Intuition to Precision
Below is another cult article written by Robert Aish in 2005;
Design has been described as making inspire decisions with incomplete information. True, we may use prior knowledge, we may even think we understand the causalites involved, but what really matters is exploration: of new forms, of new materials, and speculation about the response to the resulting effects. Essentially, this exploration has its own dynamics, involving intuition and spontaneity, and without which there is no design. But of course we all know that this is not the whole story. Design is different to ‘craft’; to directly ‘making’ or ‘doing’. It necessarily has to be predictive in order to anticipate what the consequence of the ‘making’ or ‘doing’ will be. Therefore we inevitably have to counter balance our intuition with a well developed sense of premeditation. We have to be able to reason about future events, about the consequence of something that has not yet being made. There is always going to be an advantage if this reasoning can be achieved with a degree of precision. So how can we progress from intuition to precision? What abstractions can we use to represent, externalize and test the concepts involved? How can we augment the cognitive processes? How can we record the progression of ideas? And, how do we know when we have arrived? Design has a symbiotic relationship with geometry. There are many design issues that are independent of any specific configurations. We might call these “pre-geometric” issues. And having arrived at a particular configuration, there may be many material interpretations of the same geometry. We might call these “post-geometric” issues. But geometry is central to design, and without appropriate geometric understanding, the resulting design will be limited. Geometry has two distinct components, one is a formal descriptive system and the other is a process of subjective evaluation.
You can read the article here. (You have to be a member of CUMINCAD)
In 2006, I translated this article as part of my phD study;
Tasarım, tam olmayan bilgi ile sezgisel kararlar vermek şeklinde tanımlanmaktadır. Gerçekten, tasarımda eski bilgi kullanılabilir, hatta olgudaki tesadüfilikleri bile anladığımızı düşünebiliriz, ancak burada önemli olan yeni biçimlerin, yeni malzemelerin keşfedilmesi, ve sonuç üründe gözlenen etkiler hakkında spekülasyon yapılabilmesidir. Özellikle bu keşifte sezgisellik ve kendiliğindenlik gibi tasarımın önemli dinamikleri vardır. Fakat hepimizin bildiği gibi bu, hikayenin tamamı değildir. Tasarım, doğrudan doğruya “yapmak” olan zanaatten farklıdır. Tasarımın, “yapmak” ve “etmek” neticesinde oluşacaklar hakkında öngörü içermesi gerekir. Bu yüzden kaçınılmaz olarak sezgimizi belirli bir öngörü hissiyle dengesizleştiririz. Geleceğe dair, henüz olmamış bir şeyin sonuçları hakkında muhakeme yapabiliyor olmamız gerekir. Her zaman bu muhakemenin belirli bir kesinlik derecesini yakalaması bir avantaj sağlayacaktır. Bu durumda sezgimizi nasıl kesinleştiririz? Kavramları temsil etmek, dışsallaştırmak ve test etmek için hangi soyutlamaları kullanabiliriz? Bilişsel süreçleri nasıl değerlendirebiliriz? Fikirlerin gelişim sürecini nasıl kaydedebiliriz? Ve, sonuca vardığımızı nasıl anlayabiliriz? Tasarımın geometri ile yakın ilişkisi olduğu söylenebilir. Belirli kurgulardan bağımsız olan pekçok tasarım meselesi vardır. Bunları “pre-geometrik” meseleler olarak tanımlayabiliriz. Belirli bir kurguya varıldığında, aynı geometrinin farklı malzemelerle yorumu yapılabilir. Bu durumu da “post-geometrik” olarak adlandırabiliriz. Her durumda geometri, tasarımda merkezdir, belirli bir geometrik anlayış olmadığında sonuç tasarım kısıtlı kalır. Geometrinin iki elemanı vardır, birisi biçimsel tanım sistemi, diğeri de sübjektif değerlendirme sürecidir. Bu ikilik paradoks içerir ve aşağıdaki etkileşimi doğurur: …
Read the rest of the translation here. Devamını buradan okuyabilirsiniz: [PDF File]